Bu yıllarda “Çirkin Kral” lakabını alan usta sanatçı, yönetmenliğini Lütfi Akad’ın yaptığı 1967 yapımı “Hudutların Kanunu” filmindeki rolüyle, 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Erkek Oyuncu” seçildi. Güney, ilerleyen yıllarda “Kahreden Kurşun”, “Ben Öldükçe Yaşarım”, “Kızılırmak”, “Karakoyun”, “İnce Cumali”, “Çirkin Kral”, “Seyit Han”, “Toprağın Gelini”, “Aç Kurtlar”, “Zeyno”, “Acı”, “Vurguncular”, “Baba” ve “Ağıt”ın da aralarında bulunduğu yüzü aşkın filmde yönetmen, senaryo yazarı ve oyuncu olarak yer aldı.
“UMUT” İLE SİYASİ FİLMLERE ÖNCÜ OLDU
Askerliğini 1968-1970’de tamamlayan Güney, 1970 yılında senarist, yönetmen, yapımcı ve başrol oyuncusu olarak yer aldığı “Umut” filmiyle Adana Altın Koza Film Festivali’nden 6 ödülle dönerek Türk sinema tarihinde çığır açtı. Yılmaz Güney’in sinema tekniği, dili ve politik yönüyle diğer yapımlarından ayrılan “Umut” adlı filmi, daha sonra çekilecek siyasi filmlerin de öncüsü oldu.
“Umut” Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden “En İyi Erkek Oyuncu”, Grenoble Film Festivali’nden “Seçici Kurul Özel Ödülü”nü kazandı. Sansür Kurulu tarafından yasaklanan film, 2015’te “47. Sinema Yazarları Derneği Türk Sineması Ödül Töreni”nde, yüzyılın en iyi 10 Türk filmi arasında ilk sırada yer aldı. Güney, 1972’nin mart ayında devrimcilere yardım gerekçesiyle yeniden gözaltına alınarak, 10 yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı. 1974’te genel afla serbest kalan sanatçı, aynı yıl, yönetmen, yapımcı, senarist ve başrol oyuncusu olarak yer aldığı “Arkadaş” filmini tamamladı.
Bir cinayet olayına adının karışması sonucu 1974’te 19 yıla mahkum edilen Güney, cezaevinde kaldığı süreçte eşine yazdığı mektupları, “Selimiye Mektupları” adlı kitapta topladı.
“YOL” İLE TÜRK SİNEMASINI DÜNYAYA DUYURDU
Yılmaz Güney’in cezaevindeyken senaryosunu kaleme aldığı “Sürü” filmi, yönetmen Zeki Ökten tarafından beyaz perdeye aktarıldı. Senaryosunu Güney’in yazdığı, yönetmenliğini ise Şerif Gören’in üstlendiği 1981 yapımı “Yol” filmi ise 1982’de Cannes Film Festivali’nden “Altın Palmiye” ödülüyle ayrılarak bu festivalde ödül kazanan ilk Türk filmi oldu.
Askeri darbenin ardından 1982’de Türk vatandaşlığından çıkarılan sanatçı, Fransa’da 1983’te çektiği “Duvar” filmiyle 1984’te Cannes Film Festivali “Jüri Özel Ödülü”ne aday gösterildi. Türk sinemasının dünyaya açılmasında önemli bir yeri olan, eserleriyle yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda ödül alan Güney, 114 filmde oyuncu, 26 filmde yönetmen, 15 filmde yapımcı, 64 filmde ise senarist olarak yer aldı.
Yılmaz Güney, mide kanseri sebebiyle 9 Eylül 1984’te Fransa’da hayata veda etti ve Paris’te Pere Lachaise Mezarlığı’na defnedildi.