Çinilerinin güzelliğiyle turistleri cezbeden Sultanahmet Camisi’nde, 16. yüzyıl sonu ve 17. yüzyıl başında İznik ve Kütahya atölyelerinde üretilen 50’den fazla muhtelif desende 21 bin 43 çini bulunuyor.
Beyaz zemin üzerine çeşitli renklerle meydana getirilen selvi, lale, sümbül, nar çiçeği, Rumi, üzüm salkımı desenlerinin yer aldığı çiniler de restorasyon kapsamında elden geçiriliyor.
Zeminden 43 metre yüksekte yer alan ana kubbedeki kalem işleri uzman restoratörler tarafından raspa edilerek, özgün kalem işleri temizlenip, ihya ediliyor.
Caminin avlusunda kurulan atölyede, 400 yıllık kündekari kapıların konservasyonu da yapılıyor.
‘BLUE MOSQUE’TA YENİLEME
Osmanlı mimarisinin ilk ve tek 6 minareli camisi olarak İstanbul’un siluetine katkı sunan, çinileri dolayısıyla yabancı turistlerin “Mavi Cami/Blue Mosque” diye tanımladıkları Sultanahmet Camisi, 400 yıllık tarihinin en kapsamlı restorasyonundan geçiriliyor.
RESTORASYON 22 AYDIR DEVAM EDİYOR
İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü Mürsel Sarı, Sultanahmet Camisi’nin tarihinin en kapsamlı restorasyonunun yaklaşık 22 ay önce başladığını belirtti.
400 yıllık bu tarihi yapının yıllar içinde birçok kez restore edildiğini ifade eden Sarı, “En kapsamlı restorasyona başladık ve hızla devam ediyor. Ancak restorasyon yapmanın birtakım zorlukları var. Sultanahmet Camisi, İstanbulumuzun, ülkemizin en önemli eserlerinden biri. Mimar Sinan üslubunda Mimar Sedefkar Mehmet Ağa tarafından 1617 yılında inşaatı tamamlanmış. Rivayet olunur ki ilk kazmayı Padişah Sultanahmet koymuş, eteğinde toprak taşıdığı belirtilir. Çok önemli bir eser olması dolayısıyla ibadeti aksatmamamız gerekiyor, yoğun ziyaretçi akınını da engellemeden restorasyonu yapmak gerekiyordu. Onun için daha dikkatli çalışmayı gerektiren bir restorasyon” diye konuştu.
Eskiden beri caminin dış avlularının altında, tahliye kanalları olduğundan söz edildiğini anlatan Sarı, bunların rölevelerinin çıkarıldığını, İSKİ’den temin edilen kameralarla yeniden tespitlerin yapıldığını ve tespitler sonrasında kanallardaki balçığın temizlenmeye başlandığını söyledi.
Sarı, bu çalışmalar bittikten sonra avluda toplanan suyun, kanallar vasıtasıyla tahliye edilmesinin eserin geleceği açısından önemli olduğunu vurguladı.
KUBBELERDE İNCE KALEM İŞLERİ YAPILIYOR
Caminin içine kurulan platformun üzerinde iskele inşa edilerek ana kubbeye ulaşıldığını belirten Sarı, şunları kaydetti:
“Ana kubbede daha önce çimento ile yapılmış sıvalar olduğu tespit edildi. Bunların raspa işlemleri bitirildi. Kalem işi projelerinin uygulanmasına başlandı. Dış mekanda kubbe üzerindeki kurşun işleri tamamlandı. Kubbenin etrafına çelik çemberle güçlendirme ve takviyeler yapıldı. Ağırlık kuleleri tamamlandı. 24 sütun üzerine, 30 adet kubbeden oluşan mermer kaplı orta avlu var. Her kubbenin altında çimentodan yapılmış sıvalar temizlendi. Kaba ve ince sıva işleri yapıldı. 30 kubbenin 15’inin kurşun işleri tamamlandı, diğerlerinin de yapımı devam ediyor.”
MİNARELERİ GÜÇLENDİRİYOR
Caminin güney batı tarafındaki minarenin şerefeye kadar sökülerek, taşlarının numaralandırıldığını anlatan Sarı, “Projeleri onaylandıktan sonra tekrar şerefeye kadar minare örüldü. Kuzey batıdaki ikinci minare ile Ayasofya tarafındaki minaredeki statik sıkıntılar da giderilecek. 2014 yılında bir minare sökülerek sağlamlaştırılmıştı” diye konuştu.
Caminin 400 yıllık tarihi kapılarının da cami avlusunda kurulan atölyede konservasyonlarının yapıldığını aktaran Sarı, “Sultanahmet Camisi, geleceğe daha güzel onarılmış şekilde taşınmış olacak” dedi.
MAVİ ÇİNİLERİ İHYA EDİLİYOR
Sultanahmet Camisi’nde 16 ve 17. yüzyılda üretilen Kütahya ve İznik’te üretilen 21 bin 43 adet çininin bulunduğunu belirten Sarı, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu çinilerde 50 farklı desen var. İç duvarlarda bulunan çinilerin ve kalem işlerinin hakim tonu mavi olduğu için yabancılar burayı ‘Mavi Cami’ olarak adlandırmış. Birçok selatin camide hünkar mahfili vardır. Bu camide onun haricinde hünkar kasrı da bulunmaktadır. Namaz sonrası veya öncesinde padişahın dinlenmesi için yapılmış. Mimberi ve mihrabı ile çok önemli bir eser. Ana kubbenin altında 260 penceresi var. Bu da cami içinin aydınlık ve ferah olmasını sağlıyor.
Cami dört fil ayağı üzerine oturtulmuş. Bu da statik açıdan bütün yükü üzerine alan bir unsur. Fil ayakları içinde abdest almak için musluklar var. Bu da Sultanahmet Camisi’nin farklı bir özelliği. Restorasyonun sevindirici bir yönü var, statik açıdan herhangi bir olumsuzluğa rastlamadık. Sultanahmet Camisi’nin durumu statik açıdan iyi, herhangi bir olumsuzluk yok. Restorasyona başlarken, 4 yılda tamamlanmasını öngördük. Hedefimiz 4 yıl ama beklenmedik durumlarla karşılaşınca bu süreç uzayabiliyor.”
Caminin eski tuvaletlerinin olduğu yerde kazı yapıldığını, çevre düzenleme projesi ile birlikte yeni tuvaletlerin yapım işlerinin yürütüldüğünü aktaran Sarı, projeye başladıklarında yapım bedelinin 35 milyon lira olduğunu zaman içinde bu rakamın 55-60 milyon lirayı bulacağını belirtti.
58 PROJENİN TUTARI 250 MİLYON LİRANIN ÜZERİNDE
Sarı, Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü olarak 58 projeyi yürüttüklerini belirterek, şunları kaydetti:
“58 projenin 32’si restorasyon-uygulama işi, 26’sı da projelendirme işi. Bu restorasyonların tutarı, 250 milyon TL’nin üzerinde. Beyazıt, Teşvikiye, Rüstem Paşa, Yeni Cami gibi önemli camilerin restorasyonları devam ediyor. Bunlar da tamamlandığında, selatin camilerinin tamamının restorasyonu yapılmış olacak. Hedefimiz, İstanbul’da ecdat yadigarı eserlerin restorasyonlarını yaparak, zamanın etkisine karşı olumsuzlukları gidererek geleceğe güvenle taşımak.”