İstanbul’un en işlek meydanlarından biri olan Taksim Meydanı’nda bir caminin yapılma düşüncesi 150 yıllık bir geçmişe sahipti. Aradan geçen yıllar içerisinde hükümetler ve siyasetçiler değişti ama meydanın ve bölgenin ihtiyacı olan cami için hiçbir gelişme yaşanmadı. Ta ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren Taksim’e cami yapılması konusunda mücadelesini sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Taksim Camii’nin yapımı talimatını verene kadar…
USTA İSİMLER ÇALIŞTI!
Başkan Erdoğan, cami için 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılında cami konusunda harekete geçti ve Taksim’de caminin yapılması talimatını verdi. Mimarından sanatçısına, işçisine kadar birçok usta isim Taksim Camii’nin yapımında görev aldı. El sanatlarının usta isimleri de tarihi görevlerini sanatlarını konuşturarak yerine getirdi. 2 bin 482 metrekare inşa edilen Taksim Camii, 33 metre kubbe yüksekliğine, iki şerefeye, 4 bin kişilik ibadet alanına, kültür sanat merkezine, kütüphaneye ve aşevine sahip bir camii olarak göz dolduruyor.
İKİ YIL ÖNCE AÇILDI, İLGİ ODAĞI OLDU
28 Mayıs 2021 tarihinde ise Başkan Erdoğan’ın katılımıyla Taksim Camii’nin açılışı yapıldı. Şu an İstanbul’un tam göbeğinde Taksim Meydanı’nın yanı başındaki camiye aradan geçen iki yıl içerisinde hem bölgeye giden vatandaşlar hem de şehre gelen turistler ilgi gösteriyor.
BAŞKAN ERDOĞAN: “ÖZGÜN HİKÂYESİYLE SEMBOL BİR ESERDİR”
Taksim Camii çeşitli kitaplara konu olurken, Basın İlan Kurumu Yayınları da iki gün sonra ikinci yılına girecek olan Taksim Camii’nin önemine binaen “Bir Mabedin Varoluş Mücadelesi / Taksim Camii / Basından İktibaslar” adlı eseri hazırladı. Kitabın ön sözünü ise Başkan Recep Tayyip Erdoğan kaleme aldı. Başkan Erdoğan, camilerin şehircilik geleneğinde meydanların incisi olduğunun altını çizerek Taksim Camii için şunları belirtti: “Her cami, aynı zamanda mimarisiyle, süslemeleriyle, bulunduğu mekân ve semtle, ismiyle, banisiyle farklı bir hikâyeyi anlatır. Beyoğlu’nda Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi bölgesinde 1596 yılında ibadete açılan Ağa Camii’nden sonra inşa edilen ilk cami olan Taksim Camii de inanç, azim ve sabırla yürütülen 1,5 asırlık mücadeleyi anlatan özgün hikâyesiyle sembol bir eserdir. Aziz milletimizin teveccühüyle 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na seçildiğimizde, taahhütlerimizden biri de şehrimizin kalbi konumundaki Taksim Meydanı’na bir cami inşa etmekti. Rabbim bizlere, Ayasofya’nın 84 yıllık hasretin ardından tekrar ibadete açılması gibi Taksim’e de bir ibadethane kazandırmayı nasip etti. Kültürümüze has sanatların hemen hepsinin en ince ve estetik biçimde uygulandığı camimiz, mimarisiyle tarihi Beyoğlu’na uyumu yanında, mühendislik yöntemiyle de pek çok ilke imza atmıştır. Kadim medeniyetimizin temel felsefesi olan ‘Sadelikteki İhtişam’ Taksim Camii’mizde her yönüyle temayüz etmiştir.”
YAKIN TARİHE IŞIK TUTUYOR
Bu kapsamlı çalışmada Arzu Cihangir kitabı hazırlarken, tasarımını Yunus Ateş, düzeltmenliğini Kazım Keskin, grafikerliğini ise Ufuk Küçükyılmaz yaptı. Kitabın içeriğinde ise yakın tarihimizden kesitler okuyucuya sunuluyor. Topçu Kışlası Camii’nden başlayarak bölgenin yıllara yayılan gelişimi kitapta fotoğraflar ve belgeler eşliğinde ele alınıyor. Uzun soluklu bir mücadelede neler yaşandığının ele alındığı kitapta, Taksim’e cami talebi kadar bu talebe karşı çıkanlara da yer veriliyor. Yakın tarihe ışık tutan kitapta, Taksim Meydanı ve meydana cami yapılması konusu hakkında yıllar içerisinde gazetelerde çıkan haberlerden köşe yazılarına kadar birçok örnek de mevcut. Kitabın fiziki nüshalarına kütüphanelerden, PDF haline ise www.bik.gov.tr adresindeki yayınlar bölümünden erişilebiliyor.
“MİLLETİMİZİN 150 YILLIK HAYALİNİ KİTAPLAŞTIRDIK”
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç, hazırlanan kitapla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Fethin sembolü olan Ayasofya’nın yeniden cami hüviyeti kazanmasını, basına yansıyan yönleriyle kitaplaştırmıştık. Büyük ilgi gören ve emek verilen bu kitabımızın ardından Taksim Camii’nin açılışına şahit olduk. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ‘Taksim Camii’ni, Ayasofya Cami-i Kebir’e verilen bir selam, İstanbul’un fethinin 568. yıl dönümüne bir hediye olarak görüyorum’ diyerek açılışını yaptığı cami, okurlarımızı yeniden selamlama arzusu doğurdu. Milletimizin 150 yıllık hayaline kavuşmasının sembolü olan Taksim Camii, tarihe not düşülmesi gereken önemli bir olay ve mücadele örneği olarak karşımızda duruyordu. Yayın ekibimizle bir araya geldik. Basından iktibaslarla bu süreci nasıl aktaracağımızı istişare ettik. Geniş çerçeveli ve titiz araştırmalarımızın sonunda kitabımız şekillendi ve nihayet kültür hayatımıza bir kaynak eser daha armağan etmiş olduk.”